YELKEN-BİLİM-CESARET-DENEYİM

Kendi gündemimize öylesine dalmışız ki dünyayı da aynı gündemin içinden gözlüyoruz. Medyamız da biz ne gözleme eğiliminde isek ona yöneliyor. Dünyadaki bir çok spor olayını kaçırıyoruz. Bir çok teknolojik gelişmeyi ıskalıyor

uz. dayatılan gündem dışındaki toplumsal olaylardan ise hiç haberimiz yok. Dünyayı tek başına sadece yelken kullanarak bir tekne ile dolaşma yarışının onuncusu yapıldı ve bu sabah ilk tekne 64 günde dünyayı dolaşarak hedefe vardı.

Ne olmuş yani? Hiç düşündünüz mü bir yelkenli kaç günde 25.000 deniz mili kat edip bu turu atabilir diye. Ya da dünya çevresi kaç km'dir acaba dediniz mi? İkinci aşama sorulara geçtiyseniz, merak ettiniz mi bu tekne saatte kaç km hızla gitmiştir? 

İşin önemli bir kaç yanı var. Bundan on onbeş yıl önce bu yolculuk üç ay sürerken şimdi iki ayda neredeyse tamamlanabiliyor. Bu başarı, yelkenli tekne teknolojisindeki gelişmelerin yanı sıra, takım çalışması becerilerindeki gelişmeler sayesinde olabiliyor. Çünkü tekneyi tek kişi kullanıyor ama karada büyük bir ekip ona teknenin yetenekleri ve özellikle deniz ve hava koşulları ve bunlardan en iyi şekilde yararlanma konusunda sürekli destek sağlıyor. Üstelik bu destek yarıştan üç yıl öncesinde başlıyor. Hatta teknenin imalat aşamasında. Ayrıca yarışçıları iki ay denizle ve havayla ve tekneyle iki ay boyunca boğuşabilecek psikolojik bir eğitimden geçirmek, bedenen dayanıklılığını artırmak için özel eğitimler uygulanıyor. Kaptanların kendi denizcilik deneyimleri de buna eklenince bu çok zorlu mücadelenin altından genellikle sağ salim kalkıyorlar. 

Bir bilgi daha ekleyeyim, bu yıl yarışa katılan 40 tekneden 6 tanesinin kaptanı kadın. Mucize gibi, tek kollu Çinli bir yarışçı da henüz sonuncu olmadan yarışı sürdürüyor. Birinci gelen Charli Dalin, bir kahraman gibi onbinlerce kişi tarafından karşılanıyor, bir gol atıp ellibin kişiyi ayağa kaldıran bir adam olmadığı halde. Oralarda da futbol var, futbolcular da el üstünde tutuluyor, ama bu da var. 

Karaya çıktıktan sonra iki aylık yorgunluğu bir yana bırakıp binlerce kişinin elini sıkıp yüzlercesi ile fotoğraf çektirmeyi mutluluğunun bir parçası olarak gören bu gerçek kahraman, yelkenciliğin alçakgönüllülüğünü herkese gösteriyor. 

Ülkemizde de Sadun Boro'nun izinden giden nice yelkenciye selam olsun. Biz de başaracağız, BİRAZ zaman alsa da.

Güven Birkan, 14.01. 2025

Tüm ifadel